28 Aralık 2009

Ross ve Schumi



Ne yapayım, kendimi tutayım desem de olmuyor, kırmızı ile güzeldiler, insanın içi kıpır kıpır oluyordu, şimdi bir zamanlar içinde Mika'nın oturduğu yerde sen olacaksın... Sude henüz çok küçük olduğu için gelememiştim Pendik'e, siyah beyaz olsa da, fark etmez, aşkım Ferrari diil sendin çünkü ey aziz "rain master"!!!
Bu sene yazdırırım t-shirte "I love you Schumi" diye hem Sudişe, hem de bana, isterse eğer Aydın'a, uçarım senin yanına, umarım, dua ediyorum...

23 Aralık 2009

Portfolyö + İlkokul+ Doğuştan feminist

Yıl sonu etkinliği, oyunlar, geceler olmuyor Sude'nin kreşinde. Şöyle güzel bir çalışmaları var, günlük tutuyorlar isteklerine göre çocuklar, resimlerde ya da nasıl isterlerse geçirdikleri günü anlatıyorlar sayfalara, sonra hepsinin bir klasörü var, 3 ayda 1 falan böyle velileri çağırıyorlar, önceden hiçbir hazırlık yok, el ele gidiyoruz okula, Sude oturup açıyor klasörünü, günlüğünü içinden geldiği gibi anlatıyor ya da hiç anlatmıyor, nasıl dilerse, seramiklerini, danslarını, cimnastiklerini, müziklerini (orf diyor onlar), incelemelerini (gems dedikleri maket gibi şeyler var) anlatıyor, herhalde bir 10 dk terazi önünde durduk, iki kollu terazi, merdiven gibi adımlar, asıyoruz çubukları, uzağa gidince öbür tarafa hemen bir adam daha koy, dişin içini aç, lalenin içini aç, böceklere bak, hatta sen de böcek ol, onlar gibi gör etrafı... Eğlenceli şeyler bunlar ama en önemlisi elbette Sude'nin mutlu ve huzurlu olması, gelişimini izlerken görmek en iyisi...
Ama seneye ne yapacağız? Bir kere İngilizce cümleler kurması, hazırlıksızken böylesine rastgele sorulara öğretmenine İngilizce cevap vermesi çok hoşuma gitti, seramik ise cabası, öyle şeyler hayal etmiş ki ve güzel şekil vermiş 3 boyutlu, yetmemiş arkadaşlarına da yardım etmiş... Gurur duydum, fakat seneye ve daha sonraki yıllarda devlet okuluna gitsin istiyorum, diğer çocuklarla olsun, şartlarımızdan duvarlarla örülü uzak mabet ideal okullarda yaşamasın istiyorum...
Şimdilik yine anne-kız kaldık, baba yok, toplantıda 8 gün boyunca, keyfimize bakıyoruz:
"Anne şimdi bu dünyada en sevdiğim kişinin baş harfini ipucu söyleyeceğim, a, ardından l sonra... "
"Anne seninle yine şu Ada ve Asya konusunu görüşmek istiyorum, ben bugün erkeklerle oynamak istedim ama onlar beni kızların yanında istedi, ben bunu yapmak zorunda mıyım anne?"
"Baba artık bundan sonra yemek sonrası biz kızlar oturacağız, siz de bulaşıkları yıkayıp masayı toplayacaksınız, yeter ama, bu haksızlık!"(bir el belde, öbür elin işaret parmağı havada sallanıyor, kaşlar çatık) Susma Sude, sakın susma yoksa sıra sana da gelecek...

16 Aralık 2009

Sude, bu başlık bana, kusura bakma: 2010 Mottomuz


Bu sabah içim sIkIla sIkIla geldim buraya, boğuluyorum bu günlerde, ne zaman gece dedemin elini tuttum, sonra eve döndüm kızımın kokusunu çeke çeke uyuyakaldım, huzur bu olmalıydı, ama yetmiyordu. Sabah uzaklardan gelen bir mail ile silkelenmem gerektiğini anladım, buradan tüm arkadaşlarıma sevgilerimle gönderiyorum:

To my dear friend,

Wishing you Merry Christmas, Happy New Year and all the best in 2010

The Motto for 2010!

Someone will always be prettier.
Someone will always be smarter.
Some of their houses will be bigger.
Some will drive a better car.
Their children will do better in school
And their husband will fix more things around the house.
So let it go, and love you and your circumstances
Think about it!
The prettiest woman in the world can have hell in her heart.
The most highly favoured woman on your job may be unable to have children.
The richest woman you know, she's got the car, the house, the clothes~ might be lonely.
So, love who you are.
Look in the mirror in the morning and smile and say,
'I am too Blessed to be Stressed and too Anointed, to be Disappointed!'
'Winners make things happen~~ Losers let things happen.'
Be 'Blessed' Ladies and pass this on to encourage another woman.
'To the world you might be one person,
to someone you are special!

15 Aralık 2009

Yeni yıl dileğimi buldum

Dün öğleyin okulun numarası göründü telefonumda, Sude düştü sizinle görüşmek istiyor dediler, nasıl çıktım işten gittim arada hatırlamıyorum, ufak bir sıyrık, öyle dikişlik bir durum yoktu. Sabah da evden çıktığımda Sude ile yalnızdık... Nasıl hazırlandık, benim servisle okuluna yetiştik, bir koşturmaca... Ben hala nefret ediyorum "hadi" kelimesinden, sabah dikkat ettim de ağzımdan kaç kere çıktı sayamadım, Sude de nefret edecek ileride benim gibi "hadi" demelerden...
Neyse karar verdim, ikinci çocuğu istiyorum, tekrar anne olmak istiyorum ama şartlarımdan emin değilim, kendimden emin değilim yani nasıl baş ederim bilmiyorum, bu arada Aydın'dan da emin değilim... Ne de olsa kendisi "hep benim ardımı toplamakla meşgul", yormayalım daha çok kendisini.
Aslında aklıma geliyor benim, bulsun bir Ukraynalı ya da Moldovalı, ucuz iş gücü, geriye kızımla ve yeni bebeğimle bana zaman kalsın, başka da bir "iş"le uğraşmayayım ben. Ama daha çok para kazansın, ben bu şartlarda daha çok kazanmak istersem eve uğrayabilir miyim bilmiyorum (sabah yedi buçuk çıkış, akşam yedi buçuk dönüş, Cumartesi ise sabah aynı çıkış, akşam beş buçuk altı gibi dönüş)Ya da piyango çıksın bize yeni yılda, ben çalışmayayım, 3 ev alıp kiraya versem bana yeter ömür boyu, Aydın çalışsın, kendi giderlerini karşılasın...
Allahım lütfen dualarımı kabul et, lütfen çalışan ve bu acizlikte olan tüm annelerin duasını kabul et, amin.
Eğer 3 evlik değil de büyük ikramiye gibi bir şey çıkarsa da ben de açacağım bir kreş, ama butik olacak, böyle zor durumdaki annelerle ilgileneceğim, ucuz olsun,onlar da zor durumda kalmasın, kokoş ve kendi derdinde olanları uzak tutacağım, faşistlik ise faşistlik, ben de anne faşistiyim kardeşim.

10 Aralık 2009

Sude anaokuluna gidiyor. Seneye ilkokula başlayacağını düşünmek artık benim de yaşlandığımı hissettiriyor. Bir de bu aralar burnuma öyle bebek kokusu geliyor ki... Sanırsam biyolojik saatim çalışmaya başladı yine. E hayırlısı, ama zamanı işe ve sezona göre hazırlamalı değil mi?
İlkokulu için adres değiştirmemiz gerekiyor, çünkü istediğim devlet okulu başka bir yerde, ya birilerini bulacağız ya da oralardan bir ev kiralayıp 3 - 4 ay kirasını vereceğiz. Özel okulun yarı yıl parasına eyvallah...
Acayip esprili bir hatun oldu, bunu yazmadan geçemeyeceğim. Resmen bizlere tiyatro izlettiriyor. Geçen gün gelmiş, anne, evimizin müdürü, müdürün mü gelecek, müdürün mü gidecek, müdürün lalesi, babamın müdürü... bir şeyler sayıklıyor ama çok komikti. Ben öyle eblek eblek bakakaldım... Sonra gülmeye başladım. Sonra da bu "lale" lafı nereden çıktı, ona şaşıp kaldım.
Bayram öncesi Sunay Akın geldi buraya, Aydın bilet almış, gideriz di mi diye soruyor arabada, hemen atıldı "Ya evet baba, gidelim, tiyatro gibi mi olacak, çok severim ben, ne zaman gidiyoruz?" Oldu canım dedik, bu büyüklerin tiyatrosu gibi olacak, sıkılmanı istemem vıdı vıdısı yaptık, ama şimdi düşünüyorum, aslında götürebilirmişiz de...
Bu aralar günlerin de kısılması ile "anne lütfen erken gel, anne geç kalma" sömürüleri gırla gidiyor.
Ressamlık... Tabi ya, ressam olacağım derdi, geçenlerde "anne ben düşündüm, ressam olmak istemiyorum, ben öğretmen ya da mimar olacağım, boş zamanlarımda resim yapacağım, aynı teyzem gibi" dedi, kurban olur annesi o ağzına... (Anneler, annecimler bambaşkadır be Girne ;) )