31 Ocak 2006

Bir kaç foto ile renklendirmek istedim sayfamızı, muhabbetle, sevgiyle geçen bir haftasonunun ardından, arkadaşım Gonca'nın kızı İrem ile Sude:

Odanın bir ucundan öbür ucuna koşturup sonunda pes ettiler:

Prensesim burada uyuyakalmış yorgunluktan, tüm gün büyükannesi ile çarşıda gezmiş, alışveriş yapmışlar:

26 Ocak 2006

Tatil sonrası

Ne de güzel bir tatildi, epey geçti aradan ama tadı hala damağımda... Kucak kucağa geçen bir sürenin ardından Sude'ye artık anne sütü vermemeye başladım, yarın tam 1 hafta olacak, yaklaşınca Sude kelebek varmış diyorum, o günden beri o canım sevimli hayvanlara yavrum tiksintiyle bakıyor, "annneee dittti menimmm meme" diye bağırıyor, bense cümle kurabilmesinin hayranlığı içinde O'nu izliyorum, sütüm iyice azalmıştı ve Sude'nin de iştahını da etkiliyordu, akşam yemeği öncesi ben işten gelince saldırıyordu resmen, öyle özel ve güzel anlar ki bana kalsa sonsuza dek öyle kalabilirim, başının kokusu burnumun dibinde bir yandan minik elleriyle yanaklarımı okşarken ben de O'nun ipek saçlarını ellerimin arasında tutardım, sanırım en zor benim için oldu ayrılmak, sanki doğduktan sonra aramızda kalan tek ve son özel bağı da kopardım, hem de bile bile, öyle bir suçluluk duygusu, öte yandan aklım diyor, sen sorumluluğunu yerine getirdin, artık ayaklarının üstüne basacak yavaş yavaş...
Burçlara pek meraklı ve ilgili olmasam da yakından bilgili bir arkadaşım bana İkizler burcu Sude ile neler yaşayacağımı anlatmıştı, gülmüştüm, bir bir başımıza gelmekte, yerinde durmuyor, devamlı bir hareket hali, öte yandan yazmaya ve okumaya çok meraklı, bu ilgisi hiç azalmaz umarım, bir kocaman defterimiz bitti boyarken çizerken, halımın daha fazla yağlı pastel boya ile kaplanmasına gönlüm el vermedi, tamam ev O'nun yaşadığı, nefes aldığı, mutlu olduğu mekan olmalı ama... Örtümüzü seriyoruz, önlüğümüzü takıp, pastel boyalarımı ve defterimizi önümüze koyunca, bu arada ben de çok eğleniyorum itiraf edeyim, o hareketli ikizler bebeği gidip yerine kolayca odaklanan, konsantresini bozmayan bir prenses geliyor, başlıyoruz yazmaya: "Duudeee (=Sude) bayaaaa (=bayar), aaaaaaççç (=ağaç), aydedeeeee (bunu tercüme etmeye gerek yok, çok güzel söylüyor)....." çiziyoruz, boyuyoruz, konuşuyoruz, gülüyoruz, ellerimizi yıkıyoruz, 2 dk sonra yine dude yazmak istiyoruz yine çiziyoruz boyuyoruz...
Dün gece ateşi vardı, keyfi yerinde, burnu akmıyor (çok az), burnu tıkalı değil, oyun oynuyor yine, ama ateşi var sanırım köpek dişlerimiz gelmeye başlıyor... Kızım büyüyor...
Anneyi ne kadar seviyorsun Sude diyorum, kollarını iki yana kocaman açarak "bukaaa" diyor (=bu kadar), oysa bana bir bakışı yeter gül kokulumun, sevgiyle bakışları yeter, sağlıkla soluduğu havayı içime çekmek yeter... Umarım çok acı çekmeden o inci dişlerini çıkarırsın, bunu da atlatıp büyümeye devam edersin bebeğim, seni çok seviyorum.

04 Ocak 2006

Hoşgeldin 2006




2003 yılı Ekim10: Hamile olduğumu öğrendim.
2004 yılı Haziran 12: Sudecim minik ailemize tat, güzellik kattı.
2005 yılı: Sudecim 1 yaşına bastı, anne dedi, babayı 5 aylıkken söylemişti :(, ilk adımlarını attı, dişini çıkarttı, ek besinlere başladı, çoğu ilkini 2005 yılında yaşadık, nazar değdirmeyeyim, bebeğim beni hiç üzmedin neredeyse, her şey için sana çok teşekkürler, işten, hayattan, yaşamdan boğulduğum anlarda gelip bana sarıldın, anne dedin gözlerini kısarak, sarıldın bana sıkı sıkı... İlk yılbaşımız prensesimle:

ve 2006 yılı, kızımdan ayrı başladık bu yıla, anneanne torunum diye sayıklayınca, biz de dışarı çıkmak isteyince, kuzenim çocuklarının doğumgününü amcamlarda kutlayacağını söyleyince süslendik püslendik bebeğimi anneannesiyle amcamlara bıraktık, biz de dışarı çıktık eğlenmeye, eğlenmek denilir mi bilmiyorum ama çünkü tam yan masamıza Sude'den 1 hafta küçük bir veledi getirdiler, gözüm çocukta, kendimi kötü anne hissediyorum ama bir yandan o içkili, duman altı mekana çocuğu taşımak da büyük kötülük, işkence olurdu, öte yandan gece 12'de birbirimizi kutladıktan sonra telefona sarılıp kızımın videosunu izlerken basılınca eşim dedi hadi kalkalım :) oleyyy, bebeğim ben geliyorum, kızım kapıda anne diyerek karşıladı bizi, sarıldık sarmaştık, doğum günü kutlamışlar ama Sude'de "her şey menim" sendromu başladığından ne pastalara, ne hediyelere, ne yılbaşı süslemelerine, ne bebek koltuğuna kimse dokunamamış, yanağına dokunsanız "menimm ditt" diyen bir velet karşınızda :) Aşağıdaki foto 3 hafta önce anneannemlerde çekildi, dedemin şapkasına resmen kafayı taktı :D

Tek sorunumuz yemek, Sude doğduğunda ilk 3 ay persantil eğirisinde maşallah hem boyda hem kiloda %95-%97 arasında gezinir ve ben gururla çıkardım muayenehaneden, o zamanki görevim Sude'yi beslemektiçünkü ve sütüm demek ki kaliteliydi ama 3 aydan sonra kilo düştü, boy ileride, neyse dedik Sude böyle, şu aralar ise yemek yemek tam bir işkence, zaten odaklanması en fazla yarım saat sürüyor ama yemek yemesi en az 1 saat, şimdiden yarım saat gerideyim, çocuk acıkmıyor yaaa, istemediği zaman yese boğazına pirinç tanesi bile gelse kusan bir hatun haline geldi, kusması beni çok yoruyor, çok üzülüyorum o zaman, bana dönüp "anne Dude öğğk" diyor, güler misiniz ağlar mısınız? Bunu alışkanlık haline getirmesinden korkuyorum, en son yılbaşı gecesi bunu yapıca oturma odamın halısı baştan aşağı gitti, resmen oluk oluk kusuyor yani, o yüzden korkuyorum zaten, neyse Sude'ye tepeden bakıp aldım kucağıma, hemen üstünü değiştirdim, bulaşıyor bana gülücüklerle laflarla suratına bile bakmadım, bir ara gözüm kayıp gözlerinin kusmaktan kıpkırmızı olduğunu görünce hırsımdan oturup ağladım, kızdım kendime ama bu sefer gerçekten ısrar etmemiştim, yediği de et sulu yoğurt çorbası, en sevdiği çorbalardan... Ben ağlayınca O da anne diyip bana uzanmaya çalıştı, almadım kucağıma, anne-kız karşılıklı ağlamaya başladık, aç olduğunu bilince midem tıkanıyor, yemek yemeyince, yüzü azıcık solsa zaten hemen yanaklar iniveriyor hemen kendimi çok suçlu hissediyorum, eşim geldi, anneye sarıl dedi, bana sarılıyor, öte yandan hemen elleriyle yüzünü kapatıp ağlıyor, bu sefer de ben O'nu üzdüm diye ağlamaya devam... Böyle bir akşamdı ve dedim ki Sude bundan sonra lütfen ksuma bak ben çok üzülüyorum, sen hasta oluyorsun, kendine kötülük yapma kızım dedim, bakıp bakıp ağladı, ama o zamandan beri de kusmuyor hani maşallah diyeyim, gerçi bende ısrar etmiyorum yemek için artık, fakat ne zaman mesela akşam, otururken dönüp "Sude bir daha ööğğk deme annecim kusma tamam mı" dediğimde anne diyip hemen yüzünü buruşturuyor, suçlu olduğunu bildiği gibi her laftan anlıyor sıpa, işim çok zor hem de çooookkk...