Resmen ofiste komik duruma düşüyorum, asistanlarım bana garip garip bakıyorlar, ama olsun, çok hoşuma gidiyor, bugün yine güldüm, buraya da yazmak istedim, bu arada programları da çok hoş cidden Can Kozanoğlu ile Arka Sayfa, konukları, sohbetleri, sanki evde 3 kişiymişiz gibi geliyor onları izlerken... (Sude uyuyor, eşim de ya uyuyor ya da evde olmuyor)
17.02.2006 Kanat Atkaya - Kabakulak (Hürriyet)
KUSCHELROCK albümlerinin 19’uncusunu görünce, "Vay" dedim ve devam ettim: "Yine mi sen?"Kuschelrock serisini ilk albümden bu yana tedirginlikle takip eden biri olarak, bir an zihnimde şu cümle yankılandı: "Artık bu eski düşmana biraz saygı göstermenin zamanı geldi galiba..."Tabii böyle kafanın içinden ses çıkınca biraz tırsıyorsun. "Kim o?" diye sesleneyim dedim sesin geldiği yere ama o da saçma olacağı için vazgeçtim.Kuschelrock serisini, Kabakulak’ı ara sıra da olsa takip edenler hatırlayacaktır. Nedir bu serinin özelliği peki?.. Karışık albüm konseptinin dalağının yarıldığı bir noktadır Kuschelrock.Çoğu sentetik yapıda bazı aşk şarkıları toplanıyor bu albümlerde. Tabii şarkılar popüler isimlerden seçiliyor.Mesela 19’uncu albüm Anastacia’dan "Heavy On My Heart" ile başlıyor. Anastacia’ya katlanabilmem çok zor. Fakat albüm devam ettikçe Anastacia’ya duacı hale gelebiyorsunuz. Backstreet Boys gidiyor, Mario geliyor; Il Divo gidiyor Jennifer Lopez geliyor."Bu şarkılar arka arkaya sıralanınca benim çözemediğim bir mana bütünlüğü mü oluşuyor diye, sakinleştirici filan alıp dinlemeye çalıştım albümü. Olmadı tabii.Sayesinde kabus gördük bir de. Kabus şöyle gelişiyordu: Ben gemiyle bir yerlere gitmeye çalışıyorum. O sırada karşıma Modern Talking’den Dieter Bohlen çıkıyor ve "Issız bir adaya düşeceksin ve üç albümü Kuschelrock serisinden seçmen gerekiyor Muva-ha-ha-haaaaaaa! Muva-hah-hah-haaaaaah!" diyor. Evlerden ırak!..Bu albümlerin bir diğer ortak özelliği de kapak fotoğrafları. Mutlu ve sağlıklı bir çift -Allah birbirlerine bağışlasın- genellikle deniz manzaralı bir ortamda fotoğraflanıyor Kuschelrock serisi için.Kapaklara ayrıca takık olduğum anlaşılıyordur herhalde. 19’uncu albümde radikal bir karar alıp nehir yatağında kuracakları yuva için çalı çırpı toplayan su samurlarını fotoğraflamamışlar tabii.Yine şöyle bir havada çekilmiş fotoğraf:"Ursula, sen şampuanını mı değiştirdin?..""Nayn Gunther! Bildiğin jojoba katkılı şampuan bu... Oh, ne kadar bahtiyarım Gunther, kazağın biraz kulağımı kaşındırdı ama olsun!.."Ursula, bu arada dip boyan gelmiş senin!.."Çüş Gunther!"Neyse işte ya... 20’nci albümü de yazarım sonra artık ilgilenmem herhalde Kuschelrock’la. Bünye isyankar tavırlar sergiliyor Westlife filan dinleyince zaten...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Aliye merhaba,
Uzun zamandır bloguna yazmıyorsun, eminim çok yoğun çalışıyorsun. Seni sobeledim, vaktin olursa yaz, insan biraz uzaklaşıyor işten.
Sevgiler
Aliye,
İkinci kez sobeledim seni.Svg.
Hülya Hn. yok, abuk subuk değil tam terisne gayet mantıklı şeyler, gıda müh. odasından...
Aslı tekrar tekrar sorry, elimden geldiğince telafi etmeye çalışacağım ama devamlı seni okuduğumu söylesem? Çok zevk laıyorum seni ve yakışıklını okurken :D
Yorum Gönder