Ne de güzel bir tatildi, epey geçti aradan ama tadı hala damağımda... Kucak kucağa geçen bir sürenin ardından Sude'ye artık anne sütü vermemeye başladım, yarın tam 1 hafta olacak, yaklaşınca Sude kelebek varmış diyorum, o günden beri o canım sevimli hayvanlara yavrum tiksintiyle bakıyor, "annneee dittti menimmm meme" diye bağırıyor, bense cümle kurabilmesinin hayranlığı içinde O'nu izliyorum, sütüm iyice azalmıştı ve Sude'nin de iştahını da etkiliyordu, akşam yemeği öncesi ben işten gelince saldırıyordu resmen, öyle özel ve güzel anlar ki bana kalsa sonsuza dek öyle kalabilirim, başının kokusu burnumun dibinde bir yandan minik elleriyle yanaklarımı okşarken ben de O'nun ipek saçlarını ellerimin arasında tutardım, sanırım en zor benim için oldu ayrılmak, sanki doğduktan sonra aramızda kalan tek ve son özel bağı da kopardım, hem de bile bile, öyle bir suçluluk duygusu, öte yandan aklım diyor, sen sorumluluğunu yerine getirdin, artık ayaklarının üstüne basacak yavaş yavaş...
Burçlara pek meraklı ve ilgili olmasam da yakından bilgili bir arkadaşım bana İkizler burcu Sude ile neler yaşayacağımı anlatmıştı, gülmüştüm, bir bir başımıza gelmekte, yerinde durmuyor, devamlı bir hareket hali, öte yandan yazmaya ve okumaya çok meraklı, bu ilgisi hiç azalmaz umarım, bir kocaman defterimiz bitti boyarken çizerken, halımın daha fazla yağlı pastel boya ile kaplanmasına gönlüm el vermedi, tamam ev O'nun yaşadığı, nefes aldığı, mutlu olduğu mekan olmalı ama... Örtümüzü seriyoruz, önlüğümüzü takıp, pastel boyalarımı ve defterimizi önümüze koyunca, bu arada ben de çok eğleniyorum itiraf edeyim, o hareketli ikizler bebeği gidip yerine kolayca odaklanan, konsantresini bozmayan bir prenses geliyor, başlıyoruz yazmaya: "Duudeee (=Sude) bayaaaa (=bayar), aaaaaaççç (=ağaç), aydedeeeee (bunu tercüme etmeye gerek yok, çok güzel söylüyor)....." çiziyoruz, boyuyoruz, konuşuyoruz, gülüyoruz, ellerimizi yıkıyoruz, 2 dk sonra yine dude yazmak istiyoruz yine çiziyoruz boyuyoruz...
Dün gece ateşi vardı, keyfi yerinde, burnu akmıyor (çok az), burnu tıkalı değil, oyun oynuyor yine, ama ateşi var sanırım köpek dişlerimiz gelmeye başlıyor... Kızım büyüyor...
Anneyi ne kadar seviyorsun Sude diyorum, kollarını iki yana kocaman açarak "bukaaa" diyor (=bu kadar), oysa bana bir bakışı yeter gül kokulumun, sevgiyle bakışları yeter, sağlıkla soluduğu havayı içime çekmek yeter... Umarım çok acı çekmeden o inci dişlerini çıkarırsın, bunu da atlatıp büyümeye devam edersin bebeğim, seni çok seviyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
Merhaba Aliye,
Hiç kendini suçlu hissetme, sen zaten maksimum süre emzirerek O'na harika bir gelecek verdin. Sudenin önündeki hayat senin sayende çok sağlıklı geçecek. Artık küçük hanımın yemeklere saldırma zamanı geldi. Hayırlı olsun.
Sevgilerimle,
Sevgili Aslı bunları yazarken biliyor musun aklıma gelmiştin, içimi rahatlattın, dedim ya benim için zor oldu, onunla aramızdaki bağı sanki bile bile kopardım, ama alıştım, sanki iştahı da arttı gibi, ateşi azmış, şimdi aradım, sanırım köpek dişlerimiz...
Merhaba Aliye, burcu@cigirelektronik.com'a mail adresini gönderirsen sana birşeyler sormak istiyorum. Sude'yi de kocaman öpüyorum. Sevgiler.
Sevgili Aliye,için rahat olsun.Doya doya emzirmişsin Sude'yi.Karşılığını zaman içinde göreceksin bu büyük emeğin ve sevginin.On beş yıl önce oğlumu dünyaya getirdiğimde çevremdeki herkesle mücadele etmiştim bebeğimi sadece anne sütüyle besleyebilmek için. İlk altı ay su dahil hiç bir şey vermeden sadece emzirdim. İki yaşına kadar ek gıdalarla devam etti.Sonuçta çok sağlam bir bünyeye sahip oldu.Görünüşte zayıf;ama dirençli.
Öyle aman aman ateşlendiğini, hasta olup yattığını bilmem.Sana bir sorum var.Elimden geldiğince doğal gıdalarla beslemeye çalışıyorum çocuklarımı.Besinlerin pişme sonucu vitamin değerlerini kaybetmemesi için önerilerin var mı?Hamur işlerinde kullandığımız süt,yumurta,yoğurt,peynir gibi ürünler örneğin. Ben kek yaparken toz şeker oranını azaltıp bal,pekmez kullanıyorum.Sence pişme sonucu vitamin değerleri ne ölçüde korunur? Şimdiden teşekkürler. Meltem Atan
Sevgili Meltem Atan,
çok yüksek sıcaklıklarda yanmadan ötürü kimyasal reaksiyon sonucu riskler söz konusu ama tam pişmemiş, çiğ ürünlerde de mikrobiyolojik aktivite riski var, iyi pişmemiş etten, yıkanmamış yapraklı ürünlerden, iyi pişmemiş yumurtadan bulaşan gıda zehirlenmeleri gibi, her şeyin bir dengesi var aslında buna dikkat ettikten sonra gerekli besinleri çocuklarımız alacaktır, Sude mesela direk süt içmiyor keşke içse, ben de O'nun için puding, muhallebi (kendim yapıyorum evde) yapıyorum, bir şekilde ikame edebilecğeini düşünüyorum. Meyve suy ya da meyve de yemiyor mesela Sude, su yerine bazen portakal suyu içirmeye çalışıyorum, ne bileyim, şaka ile karışık bardağın içine oyunla içrmeye çalışıyorum, her çocuğun karakteri farklı. Beyaz şeker yerine esmer şeker de kullanabilirsin, bir de pişince fırın 180 ise kekin de öyle olduğunu sanma, kek içi sıcaklık yanlış hatırlamıyorsam maksimum 80-70 derece felan oluyor.
Dayanıklılık konusunda katılıyorum, bunda hem anne sütünün hem de Sude dünyaya gelmek isteyene kadar O'nu karnımda tuttuğum zamnın faydası olduğunu düşünüyorum, sezeryan ya da normal doğum değil benim dediğim, sancılarla gelmek istediğini bana söylediğinde dünyaya gelmesi, yoksa önceden tarihle gidip doğması elbette kişilerin seçimidir, saygı duyarım ama ben böyle bir şeyi kendi hamileliğimde istememiştim.
Sevgili Aliye, teşekkür ederim.Sevgiler.Meltem Atan
Yorum Gönder