31 Ekim 2005

VE BEN


Ne demişim? yaşadığım duygusal dalgalanmalardan uzak: bunu da açmak istiyorum, kendi kendimi eleştirmeye anlatmaya çalışayım, ne zamandır yapamıyorum... Yorgunum arkadaşlar (şimdi o klasik yorgunum dostları nakarat etmeiim size ama), yıllık iznimi 9 gün almıştım, kalanını da 29 ekim de kullanır ankaray arkadaşlarımı okulumu görmeye giderim, kızıma okulumu gösteririrm hayallerinde, geçirdiğimiz yıllık iznimi hem Seçen (imza yetkimi kullandığım sırf para için OK dediğim bir yer ama şimdi bin pişmanım) salakları yüzünden yaklaşık 3 günlük bir kayıpla açtım, hem de izin dönüşü akrabamızın yaşadığı o beyin kanaması yüzünden ne olup ne bitti anlayamadım, Cumartesileri izin aldığım zaman resmen taklalar atarak seviniyordum ama o günler de yıllık izinden eksiliyormuş, halbuki şimdiye dek böyle bir uygulama yoktu yani biz yönetici kadrosu için, ve evet bu konuda kesinlikle ayrımcılıktan yanayım, benim geçiridğim 1 saat burada kimilerinin 1 haftada algılayabileceği prosedürleri gerektiriyor, ve ben üst yönetimdem idari iznimi almışken, aman neyse uzatmayayım, eve gittiğimde dinleniyor muyum? Hayır, Sude için dinlenmesem hadi neyse ama o da değil sadece, yok benim annem arar bizi unuttunuz diye, yok Semin annem arar hiç gelmiyorsunuz diye, yok şunun düğünü yok şunun cemiyeti yok bunun yemeği daveti derken hiç bir şey anlamıyorum, inanır mısınız Pazar günleri gazete görmekten resmen NEFRET ediyorum, çünkü yaklaşık (en son Ulukentte iken ben 5 haftalık mı ne hamileydim galiba) 2,5 sene önce şöyle doya doya bir Pazar günü gazetemi sindirerek okuduğumu hatırlıyorum ve o zamandan beri ne yazık ki okuyamadım ve eve alınıp ben hariç hatta Sude tarafından bile gazetelerin hatmedildiğini görünce kıl oluyorum. Kocam cidden ayrdımcı oluyor, sonsuz kere borçluyum ona, temizlikte, rutin işlerde, Sude konusunda bana gerçekten yardımcı oluyor ama bunlara rağmen bana bu 7 gün 24 saat yetmiyor hele hele şimdi 42 gün Aydın olmayınca nasıl yetecek işte bunu hiç mi hiç bilemiyorum kocama derdimi bağıra çağıra anlatıyordum şimdi kime bağırıp çağırabilecem? Tam tersine zorunlu da olsa suratımı yayarak gülme moduna girmem gerekecek. Anlayacağınız üzere depresyona girme safhasındayım hatta çoktan girdim muhtemelen,canım ne istiyor biliyor musunuz? Kızımla beraber hiç bir şeyi hiç bir derdi tasayı düşünmeden kimseyi arayıp sormadan gönlümce zaman geçirmek, para harcamak, yemek içmek, alış veriş yapmak, gezmek... ama uzuuuuun bir süre sadece hayal olarak kalacak bir durum bu, her şey çok yoğrun, zamanı kendim yaratabilirm diye boş martavalları hiiiç aklımın uzundan geçirmiyorum bile kendimi kandırmaktan başka bir işe yaramaz çünkü. Yaşadığım bu dönemi en hafifinden atlatıp silkelenip bir an önce ayağa kalkmam gerekiyor, çünkü Aydın gidecek ve kızıma hem anne hem baba olup O'na eksiklik hissettirmeden güzel özlemlerle geçecek bir dönem hazırlamam gerekiyor, sağlam olmam gerekiyor ve en önemlisi bundan başka da hiç bir şeyi dert etmemem gerekiyor.

Hiç yorum yok: