27 Temmuz 2005

GARİP VE GÜZEL?!

Anne olmak bu demek, hayata daha bir hassas gözle bakıyorsun, sadece kadınlık değil bu bahsettiğim, annelik, aynen doğa gibi, bir varlığı içinde büyütüp artık hayatta savaşabileceğine inandığın zaman (kimisinde doğal sürecinde, kimisinde zaruri kararla, kimisinde kesinlikle karşısında durduğum keyfi kararla) dış dünyaya hediye ediyorsun... Hiiiç istemeye istemeye, dışarıda olan güzelliklerle beraber kanınla, canınla beslediğin yaşamın, bu güzelliklerden kat be kat fazla olan zorluklarla yüzleşeceğini ve çoğu zaman da elinden hiç bir şeyin ne yazık ki gelmeyeceğini bile bile dış dünyaya salıyorsun... Ne zaman kıyısından geçsem bu tür olayların, geçmesem ama izlesem, izlemesem ama okusam içim parçalanıyor ve bencilce, başkalarının yavrularını sonraları hatırlayarak, kafama dank ettirerek, Sudecimi düşünüyorum, prensesimi düşünüyorum ve nasıl dua edeceğimi, nasıl bir şeylere inanma yalvarma ihtiyacı içinde kıvranacağımı bilemeden kendi kendimi yiyorum: LÜTFEN ARTIK DURSUN BU TÜR ACILAR!
Okudunuz mu bugün Minik Makbule'nin hikayesini? http://www.milliyet.com.tr/2005/07/27/index.html Henüz 8 aylık, ağzında emziği yatmış, haberi açınca muhtemelen halasının kucağında görüyorsunuz, meraklı bakışlarla izliyor dış dünyayı, halasıdır diyorum çünkü bir annenin yüreğinin nasıl dayanabileceğini inanın düşünemiyorum bile. Akşama eğer ameliyat problemsiz giderse minik bedeni uzman doktor bilmemkime göre 4 ekstremitesiz kalacak, ekstremite: kol ve bacakları... 8 aylık bir bebekten gelişim sürecinde etrafını tanıyabilmesi için dokunması, eline aldıklarını tatması, hissetmesi beklenir, bebeğim bugün dualarım senin için... Umarım hayatın boyunca mutlu olursun, umarım eksikliğin sadece bunlardan ibaret olur da yüreğinin büyüklüğü, aklının büyüklüğü her şeyi siler geçer, 2 ayaklı 2 bacaklı gezinen ama fasulye kadar bile beyni olmayan insanımsı yaratıkları utandırırsın başardıklarınla... Keşke elimizden bir şeyler gelebilse... Ve büyüdüğünde okuyabilirsen bunlar da sana canım kızım: Ne kadar da şanslıyız aslında görüyorsun di mi prensesim? Lütfen büyüdüğünde minik çirkinlikler için, aslında önemsiz aksilikler için o tatlı canını sakın sıkma, hiç bir şeye değmiyor çünkü sonunda... Hayat devam ediyor, bir şekilde...

Hiç yorum yok: