15 Mayıs 2007

Ortaya Karışık-2



- Geçen hafta Dink cinayeti ile ilgili yine "hiç bir sonuç" çıkmadı, çıkarılmadı, ötesinde öyle görüşmeler kayıt altına alınmamış ki yine tüylerim ürperdi. Nerede yaşıyoruz bizler?

- Seçimler 22 Temmuz'da ve ben hala kime oy atacağıma karar veremedim. Adaylara karar kılsam parti olmuyor, partiye karar kılsam adaylar hiç yakışmıyor, temsil edilemediğimi düşünüyorum. Hoş bu çoğunlukta benim temsil edilmem ne kadarlık bir yüzdeyi yansıtır onu da bilemiyorum ama.

- Sude iyice büyüdü, lafları her gün daha da şaşırtıyor. "Boncuk"umuza sürekli soruyor "Boncukcum Ayiye teyzen seni yeden sevmiyoo?" Sevmiyorum işte :). Dün de tutturmuş kardeş alıp gelmem gerekliymiş, adı Ahmet olacakmış, ha pardon şöyle "Aamet" yeden almayı unutuyormuşum hep, cık cık cık...

- Bu aralar kreş araştırmam gerekli Eylül ayı için, öyle ya da böyle Sude büyüdü ve başlaması gerek. Keşke buralarda da oyun grupları olsa idi...

- Dün yıldönümümüzdü, ondan önceki gün anneler günü... No comment. Anneler günü için zaten birşey beklemiyordum O'ndan fakat dün için en azından bir çift güzel laf, başbaşa en azından bir yarım saat... Yok öyle küçücük şeyler hayatımda... Sude zaten Pazar sabahı kalkar kalkmaz bana sarılıp "ben seni çok seviyom annecim" diyince en güzel hediyeyi almıştım.

- Hayatım hakkında yine düşünmeye başlayacağım diye korkuyorum. Başladı çünkü rahatsızlıklarım, hissediyorum arızaları. Nefret ediyorum bu dönemden çünkü "keşke"lerden nefret ediyorum, söylemek istemiyorum. Yaşıyorsan hayatı eşek gibi de çekeceksin verdiğin kararların ceremesini, her ne kadar bilinçsiz ve basiretsizce olduğunu görsen de...

- İş hayatı bildiğim gibi, no change.

- Haftasonu canım Volkanım evleniyor Gamze ile, hep mutlu olsun, huzurlu bir karar almıştır umarım. Şimdi düğünde rol mu yapsam, olduğum gibi mi olsam düşünüyorum, olduğum gibi olacam anasını satayım yaa, gerim gerim geriliyorum ve huzursuz oluyorum öyle zamanlarda.

- Suluboyalarımız yok, atılmış sanırım birileri tarafından, bugün suluboya alabilirsem Sudiş ile güzel bir stres atalım.

- Evi bok götürüyor, aynı içim gibi.

2 yorum:

yasemin dedi ki...

aliye ben de eylül için gerekli araştırmayı yeni tamamladım. aman çok zor geldi bana, kolay gelsin sana. hiçbir yeri beğenemedim ve oyun grubuna başlattığım yerde devam kararı aldım. hiçbir yere hiçbir zaman başlatmamak mı daha hayırlı bir karar acaba diye bile düşündüm yani. şimdilik her gün 2'şer saat gidiyor. oyun grubu eksikliği fazla hissedilecek bi şey değil. parklarda falan vakit geçiriyorsa o da yeterli bana kalırsa. ben biraz da kendime günlük 2 saat yaratayım diye gönderiyorum doğrusu. eylül'de yarım gün anaokulu da güzel olur bence. nasılsa oyun grubunda el işi kılıklı şeyler çoğunluk öğretmenler tarafından yani en azından büyük oranda onların desteğiyle yapılıyor. zaten kaç sene yapacaklar onları, orda bi kayıp yok. yaşıtlarla bir arada olmak iyi belki -ki onda da bi gecikme söz konusu değil- bir de beraber yemek yerken kendi kendine yemeyi öğreniyor, bu da benim beceremediğim bi şeydi. bir de ordakilerden görüp bezi bıraksa...

Sudiş dedi ki...

Yasemin aslında görüştüğüm bir kaç ailenin çocukları Sude ile aynı yaş civarındalar ve beraberken iyi anlaştıkları ve hiç anlaşmadıkları çok keskin belli. Kendisi gibi sakin bağırış çığırış oynamayanlarla hemen anlaşıyor, sevgisini de gösteriyor lafları ile sarılmaları ile...
Şu kendi kendine yetme meselesi bizde tam tersi, her şeyi kendi yapmak istiyor, giyinmek, yemek, gezmek, ayakkabıları giymek, saç taramak, oyuncakları çıkarmak, yerleştirmek, temizlik yapmak, yemek yapmak, yıkamak, yıkanmak... O da yoruyor insanı.
Yarım gün fikri bana daha iyi geldi sen söyleyince, alternatifler içine onu da koyayım. Teşekkürler.