28 Nisan 2009

Ata ve anasının kızı

Geçen hafta aramızda geçmişti, dizi pek izlemiyoruz, ama gördüm ki aslında bu hatunun her yerinde gözü ve kulağı var:

* Sude Behlül mü yakışıklı Utku mu?
* Utku
* Peki Utku mu Ayaz mı?
* Ayaz
* Ata mı Ayaz mı?
* Ata

* Babaa biliyor musun Ata bana okulda ne diye sesleniyor?
* Ne diye?
* Aşkım diye, ama anneme söyleme, aramızda sır olarak kalsın.

Cumartesi günü temizlik yapıyoruz, tüm aile, Aydın bana sesleniyor:
* Ya bunu niye böyle yapıyorsun, hiç mi sözüm dinlenmeyecek bu evde, yapılır mı böyle yaa vıdı vıdı vıdı...
* (koşarak babasına bağırmaya başladı) Baba böyle bağırmaya hakkın yok, niye anneme güzel güzel anlatmıyorsun? Böyle bir şey yapamazsın, olmaz ama böyle...
* Anasının kızı ne olacak...
* E herhalde baba, ben annemin kızıyım, ne olacak ki?

24 Nisan 2009

Günün İçinden...

* Kırmızı pabuçlarını hiç bırakmıyor, daha önce aldığımız payetli ayakkabılarını bile solladı.

* Haftasonu güzel bir Turgutreis gezisi yapacağız sanırım.

* Tavlada Sude'ye yenildim. (Kız tavlası tabii ki ama çok şanslı bir hatun, kesin zar tutuyor)

* Paylaşmak istediğim bir açıklama:

Bir toplumun, hukukun üstünlüğüne dayalı varlığını sürdürebilmesi, herkesçe kabul edilen evrensel verilere sahip çıkmasıyla olur.

23 Nisan 2009

Ulusal Egemenlik


Tüm çocukların, aslında herkesin Ulusal Egemenlik Bayramı'nı kutlarım.

Sude mışıl mışıl uyurken bırakıp geldim seni kızım, yüzün hep böyle huzurlu olsun...
P.S. Yukarıdaki gülümseme de harika değil mi?

22 Nisan 2009

Sen benim her şeyimsin


Sadece bilmeni istedim, hayatta bir şeyler akıp giderken, elimizdekileri bazen tutamazken, ne olursa olsun hangi şartlar gelişirse gelişsin seni hep çok seveceğime ve senden hiç ayrılmamaya çalışacağıma söz veriyorum Sude, sadece sen istediğin sürece...

İyi bir haber var ama, Sinem'de bir problem yokmuş, doktor biyopsiye falan gerek görmemiş.

Bir de sen, senin yaptığın beyaz t-shirt baskısı, aynısından bana da yapacağına söz verdin unutma?

20 Nisan 2009

Haftaya merhaba...

*Sude hadi kalk, servise yetişemeyeceğiz.
*Sude hadi kızım yüzünü yıkayalım.
*Burada bir prenses uyanmış mı acaba?
Uyandıramadım, son silahım, 10 dk. sonra...
*Sude saçını örmemi ister misin bu sabah?
*Günaydın annecim, hemen giyineyim de ör.

17 Nisan 2009

Bugünlük son ama okuyunca içimin acısı yine sızladı

Üniversitedeyken hazırladığım bir konuydu, araştırdıkça araştırasım, okudukça okuyasım, derinlere indikçe de içimden bir şeylerin nasıl sızlayarak kopartarak kanatarak indiğini hatırlıyorum. Daha önce de yazdım Sude'nin blogunda bu konuyu, yine okudum, yine yazacağım.
Kör ölür badem gözlü olur.
Bu aralar çok aklıma geliyor.
Kişisel menfaatlerin, bir kaç kişinin cebini ilgilendiren konuların nasıl da şimdiki halimizi, hem o zamanki milyonları, hem beni hem çocuğumu, çocuklarımızı, geleceğimizi etkileyebildiğini görmek, haksızlıklar karşısında yine kendimi yiyip bitirmeme neden oluyor, geçmişteydi, kurcaladıkça olmuyor ama ilerisi için ne olacak? Ne yapabiliriz? Birşeyler yapmaya çalışanları nasıl da kirletiyorlar? Offf olmuyor, yine sinirlendim ben, öfkelendim hatta...

Oysa, 17 Nisan 1940’dca kurulan Köy Enstiitüleri eğer 1954 yılında kapatılmamış olsalardı, 29 Mart 2009 seçimlerinden sonra ortaya çıkan Türkiye haritası ortaya çıkmazdı. Çünkü Köy Enstitüleri'nin kurulmasının ardından çıkarılması düşünülen toprak reformu Türkiye’nin yapısını kökünden değiştirecek topraksız köylüyü çiftçiye ve üreticiye dönüştürecekti.
Köy Enstitüleri yasası çıkarken okulların uzun ömürlü olmayacağı da belliydi. Yasanın oylama günü başta Celal Bayar ve Adnan Menderes olmak üzere daha sonra Demokrat Parti’yi kuracak olan milletvekilleri TBMM’ne gelmediler. Yasa 278 milletvekilinin oyuyla kabul edildi. Aynı kadro daha sonra ünlü Toprak Kanunu’nun çıkmasına engel oldu ve Demokrat Parti’yi kurdu. 1954 yılında ise, Demokrat Parti hükümeti bu güzelim okulları kapattı. Türkiye’nin gettolaşması da Demokrat Parti döneminde başladı. İşte size Türkiye’nin geri kalmışlığının kısa tarihçesi ve baş sorumlular...

Ve Sude...


Eve geldiğimde bana sıkı sıkı sarılması tüm stresi alıp götürüyor, bu olağan zaten... Doğdu doğalı bu mucize hiç bitmeden sürüyor...

Kuru kalemleri sürekli kalemtraşla açıyor, ben de "sen kullanamadan bitecek bunlar" dedim, klasik kadın vıdı vıdısı yaptım yani, "off anne offff beni hep sinirlendiriyorsun, çok kızıyorum" elindekileri çarpıp gitti. Dakika 1 gol 1...Neyse sonradan toparladık, bana yardım etti hem yemekte hem sonrasında, bulaşıklarla uğraşırken bir ara kayboldu, sonra koşarak geldi, "anne bak pijamaları giydim"

Sen bir harikasın, bana mucizesin, teşekkür ederim...

Sabah sarmaş dolaş kalkıp uyandırabilmenin sırrı:

*Sude bugün etek giymek ister misin?

*Eveeeett, yehoooooo (evet aynen böyle yankeeleniyor :) )

Ve 20 dk.da anne-kız aşağıda hazırdık.

Haftasonu bir değişiklik yapacağım kendimde, Sude'nin de saçlarını kestirmeyi düşünüyorum (hhheeeyt, Sude ve saç kestirmek, tavsiye ederim badem yağı, saç bakım yağı, cidden Sude'de işe yaradı) bana onay verdi prenses, kendisininkisi ise en kısa Dora'nınki kadar olabilirmiş. Dora ve kuzeni ve N.G. cdlerimiz, belgesellerimiz sayesinde benden daha çok hayvan ismi biliyor. Geçenlerde bana kambur balinalarla ilgili ve kelebeklerin sümük gibi yapışkanlarıyla ilgili bir şeyler anlattı, inanmadım, hı hıladım fakat sonra belgeseli izlediğimizde:
"Anne bak, bir de bana kafanı sallamıştın, doğru muymuş hoşşşiiik?"

Bitmiyor ki

Tabi bir de Prof. Dr. Erol Manisalı var, okuduklarımda, kendisini izlediğimde etkilendiğim bir isimdi. Ardı arkası kesilmiyor, kesilmiyor da ne bileyim, neresinden tutulur bu olayların?
özellikle "Hayatım Avrupa" serisinin 4. ve 5. kitaplarının ana başlıklarını paylaşmak istiyorum:

AVRUPA'NIN ASKERLE KAVGASI
HAYATIM AVRUPA(Dördüncü Kitap)Erol Manisalı“Avrupa’nın Askerle Kavgası” kitabı Hayatım Avrupa dizisinin dördüncü kitabıdır.
- Bu kitap AKP hükümetinin iktidara getiriliş koşullarını bütün belgeleriyle içeriyor. Bunun beraberinde Türkiye-AB ilişkilerinin geçirdiği krizin perde arkasındaki oyuncular sergileniyor.
- Richard Halbrooke, Halit Narin, Mehmet Ali İrtemçelik, Şükrü Gürel nasıl rol aldılar? Ecevit, Demirel, Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli hangi misyon içinde bulundular?
- Washington ve Brüksel’in Türkiye’yi Lozan’dan Sevr’e götürme planlarında misyon üstlenen iç ve dış çevreler kimlerden oluşuyor?
- TSK’nın AB politikası nedir? AB son yıllarda neden TSK’yı doğrudan karşısına aldı?
- AKP’nin bu gelişmelerde oynadığı rol nedir?
- Avrupa-TSK çatışmasında rol alan siyasi parti liderleri ve sivil toplum örgütleri hangileridir?
Bu kitap yakın tarihimize belgeleriyle ışık tutmaktadır. Daha önceki ciltlerle ele alındığında AB-Türkiye ilişkileri bütün yönleri ile sergilenmiş olmaktadır.

AVRUPA'YLA DERİN BAĞLAR
HAYATIM AVRUPA(Beşinci Kitap)Erol Manisalı
“Avrupa’yla Derin Bağlar” kitabında neler var?
Bu kitap AKP iktidarında Türkiye-AB ilişkilerini anlatıyor. Daha önce “Hayatım Avrupa” dizisi ile AKP iktidarına gelinceye kadarki süreci anlatan dört kitap yayımlandı.Kitapta ilginç şeyler bulacaksınız:
- AKP üst yönetimi ile Brüksel arasındaki “derin bağlar” nedir?
- AKP için AB bir amaç değil, sadece bir araç; peki neyin aracı?
- TSK’ya karşı AKP-AB işbirliğinin perde arkası nedir?
- AKP-Washington işbirliğinde, “Türkiye-AB ilişkilerinin bir kaldıraç görevi üstlenmesi” ve bu kaldıracın işlevi nedir?
- Türkiye’de oligarşi nasıl oluşmuş ve nasıl çalışıyor? Siyasal İslam ve siyasal sermaye “oligarşiyi nasıl ele geçirmişler?”
- Ve oligarşi, “Türkiye’yi nasıl denetimine alıyor?”
- Oligarşinin Brüksel ve Washington bağları nasıl kuruluyor?
İşlenen bazı konular bugüne kadar ilk defa kamuoyunun önüne çıkıyor.AKP iktidarının gerçek kimliğinin anlaşılması için okunması gereken bir kitap; özellikle de seçim dönemine girilirken. Kitabın bir bölümü Abdullah Gül’e ayrılmış. “Onun değişim ve evrim süreci üzerinden” AKP’nin yeni misyonu incelenmiş ve değerlendirilmiş. Ve böylece kitabın önemli bir boşluğu doldurduğuna inanıyoruz.

ÇAĞDAŞ YAŞAM, ÇAĞDAŞ KADINLAR

"Benim bir süre daha yaşamam gerekiyor. Hukukun üstünlüğünü sağlayacağız.....Egemen olduğu bir rejimden, disiplinli bir rejime geçiyor. Burada birçok kişi mutlu oluyor ama birçok kişi de kızıyor bu işe. Öyle bir sistem var. O sistem antidemokratik olan bir adamın peşine takılarak sürü halinde yaşamayı gösteriyor. Din sömürüsü de var. Dinde böyle şeyler yok. ............Operasyonu yapanlar da rahatsız olmuştur. ‘YANLIŞ YAPTIK’ dedirttiğimizi düşünüyorum. .............."
Hiç pes etmemek, umutlanmak, karşı koymak, yüreğini koymak, sevmek, sevilmek, bilgiyle alt etmek, sevgiyle alt etmek, umutla alt etmek, çalışmak, düşünmeyi bırakmamak, arkasına sığınmamak, kaçmamak, hiç pes etmemek, hiç pes etmemek, hiç pes etmemek...
*********
Kuşaklardan kuşaklara uzayıp giden ezik insan kitleleri...“Ben de varım bu dünyada” demeye çalışan ve böylesi bitmeyen bir özlemle, bulaşıcı ruhsal tümörler çıkmazına saplanan insancıklar........
Hükümet “Bütçe”lerinden kimsenin haberi olmadığı ve kimselerin “Bütçe”ler üstünde tartışmadığı, “çağdaş bir hukuk platformunun ilkeleri”nden yoksun bir ülkede, tam 59 siyasi partinin kurulması ne demek?........
Çıplak hayatta “varlığını kanıtlama” açısından tatminsiz kalmış erkekler de, ev içinde “sert ve maço” olarak rahatlıyorlardı.Kadınlar ise komşu ziyaretlerinde dertleşerek.."...

16 Nisan 2009

Kıvırma Sanatı

Bugünümüzü, bizi özetleyen bir yazı, paylaşmak istedim.

Bir de şu:
X şahsı hayatı boyunca 3,21 üzeri 22 tane iyilik ve 4.1 üzeri eksi 2 mol kötülük yapıyor... HEsap günü, mizanda, iyilik ve kötülükleri tartılıyor... İyilikleri ağır gelirse cennete, kötülükleri ağır gelirse cehenneme, tam nötrleşme olursa Araf'a gidecek... İşlem yaparak bu şahsın nereye gideceğini bulunuz.
Cevap: Bence Allah'ın işine karışılmaz

Bu arada Türkan Hoca'yı hedef gösteren yazıyı okudunuz mu? (Sudecim, her akşam dualarımıza başka şeyler de ekleyeceğiz)

Kita


Bundan bir kaç ay önce, reklam ilk çıkmaya başladığında hem izliyor hem müziğinde dans ediyor:

*Anne ben bunu çok seviyorum bana da alır mısın bu bezden?

*Sudecim bunu genç kızlar anneler kullanır.

*Anneeeeee hani ben artık genç bi kız olmuştum? Sen söylemiştin amaaa

*İyi ama Sude

*Anne bunu siz neden kullanıyorsunuz?

*Eeeoomm, şimdi Sudiş biz hatunlar büyüyünce bazen altımıza kaçırıyoruz, o yüzden bu sadece bizim aramızda kalsın, 10 yaşına gelince ben sana detaylı anlatıcam

*Offf anne yaaa ne zaman bu Haziran? Ne zaman doğum günüm? Olsun al sen bana yine Kita'dan.

*Hı sen bebeği mi kastediyorsun? Bulmaya çalışırız kızım.

15 Nisan 2009

SONRAKİ ADIM?


Ben çok safım, ciddi şekilde hala çok salak hissediyorum kendimi, hala daha insanların gözündeki ışıktan yüreklerini gördüğümü düşünüyorum, hayır hayır bu değil asıl salakça olan. En kötüsü ben diğer insanların da böyle yaptığını düşünüyorum.
Nasıl yapılır? Nereye başvurulur? Şimdi ne yapılabilir?
Ben Sude'ye neyi nasıl savunurum? Kimi örnek gösteririm? Sude'ye Türkiye Cumhuriyeti aşkını, demokrasi, özgürlük, insan sevgisi ve saygısı aşklarını nereden başlayıp öğretebilirim? Bana bu fotoğraf ilk adım gibi gelmişti, ama şimdi sonraki adımı göstermekten utanıyorum.

10 Nisan 2009

Kız çocukları aynı mıdır? Sude için ne yapmalıyım?


* Geçen akşam gittiğimiz kitapçıda ben İş Bankası'nın çok güzel hikaye kitaplarını buluyorum, o ise gidip gidip Barbie Winx garip garip hikayeler...
* Çarkıfelek'te sunuculuk yapan genç kızın kıyafetinin kritiğini yapıyor ciddi ciddi...
*Kıyafet almaya artık Sudişle gitmesem mi acaba? Çünkü nerede rüküş kokoş allı pullu şeyler, Sude orada...
*Oyuncak alırken işkence, sürekli makyaş, topuklu terlik bunun gibi ıvır zıvırlar dikkatini çekiyor...
*Sürekli etek giymek istiyor, ben hata kaza elbise giymişsem ve o pantalon giymişse evde olay çıkıyor.
*Geçen akşam "senin geceliğin var ben neden pijama giyiyorum" diye ağladı.

Bunlar beni ürkütüyor, acaba ürkütmemesi mi lazım, hani genel bir şey kız çocukları için? Teselli mi ediyorum kendimi?

Bir de şimdiden sınırlamayayım da sonra ileride küçük kadınlar gibi gezmesin diyorum, ben kısıtlamadıkça tepeme biniyor.

Evlenmeyecekmiş... (+emrivakiler)


Bugün Aslının postunu okurken aklıma geldi. Geçen gün Sude'yle büyüme ve gelecek üzerine konuşuyorduk.
*Anne ben hem doctor hem nurse hem dentist olucam
*Hepsine gerek yok Sude, nasıl mutlu olacaksan kızım.
*Anne ben senle mutluyum.
*İleride mutlu olacağın arkadaşların olacak, kimbilir aşık olursun bir de?
*Anne ben seni asla bırakmayacağım, hiç evlenmicem ben.
(Sımsıkı sarıldı)

Eh ben sana çok değil 10 sene sonra bu satırları (umarım beraber okuma şansımız olur) harf harf yedirmez miyim?

Bir de sabah servise yetişirken yaşadığım emrivaki:
*Anne hani bana kitapçıda gördüğümüz oyun hamuru setini alacaktın ya?
*Evet (unutmamış sıpa)
*Arkadaşlarıma söyledim, oyun gününde bekliyorlar anne, öğretmenim de getirebilirsin dedi sordum.
*Sordun mu öğretmenine?(Almak istediğinde okulda izin veremeyebilirler demiştim, keşke daha kesin bir şey deseydim, bu arada bugün öğleden sonra aradım ve evet sormuş öğretmenine)
*Evet anne, bir de biliyor musun istediğim şeyi söyleyince kıskandılar hep, ama olsun ben oynamalarına izin veririm onların hiç bir şey olmaz o zaman.
*(daha sormadan cevap verdi, ya oyun hamurların hemen çirkin olursa diyecektim) Param yeterse alırım Sude.
*Tamam.

Son 3-4 aydır Sude'de aşırı bir düşkünlük var bana karşı, bir de babayla beraber en küçük bir yakınlaşmamızda (hayır yanlış anlaşılmasın, yanyana oturmamız buna dahil, ya da beraber konuşup gülüşmemiz, dertleşmemiz gibi sohbetler bile) hemen küsüyor, kollarını göğsünde kavuşturup dudaklarını sarkıtıp odasına koşuyor, görmemezlikten geliyoruz, işte o zaman da biz duyalım diye en yakın yere gelip -aynı oda değil ama en yakın koridor ya da oda- ağlamaya başlıyor.
P.S. Fotoğrafını kendisi çekti, elinde kamerayla geziyor sürekli evde :)

08 Nisan 2009

Anlamaya çalışmak

Selamlar...
Neredeyse 1 yıl geçmiş, Sude 1 yaş daha büyümekte.
Bu arada ben iş değiştirdim, pek çok şeyi tamamen hayatımda değiştirdim...
Sude ise tamamen değişti. Net bir çocuk, ne istediğini biliyor (en azından şimdilik), kimi zaman nazlı ve çekilmez oluyor ama kromozomları xx olan insan türünde hep yaşanan bir durum.
Ben çok farklı yollara attım kendimi, savaşıyorum ve artık aynadan kendime dimdik bakabiliyorum. Bundan çok memnunum. Sude'yi daha çok özlüyorum ama daha çok dertleşiyorum.
Geçen gün babası okula bırakırken arabada konuşuyorlarmış ve durup dururken "Baba ben bu hayatta her şeyi anlıyorum, her şeyi biliyorum ama bir tek şu annemi anlayamıyorum" demiş.
Yorumsuz...
Eski tutkum resim yapmaya dönüyorum. Yağlı boya, ama şimdilik bir kaç guaj. Heyecanlıyım...